PEYGAMBERİMİZİN HAYATI
Hz. Muhammed (S.A.V), 571 yılında Mekke'de doğdu. Mekke'nin ve Arabistan'ın en nüfuslu kabilesi olan Kureyş'in, Benihaşim (Haşimoğulları) boyundandır. Babası Kureyş kabilesinin lideri ve Mekke yöneticisi olan Abdülmuttalip'in oğlu Abdullah, annesi ise yine aynı kabilenin Zühre boyundan Vehb bin Abd Menaf'ın kızı Amine idi. Babasını doğmadan, annesini ise altı yaşında kaybeden Hz.Muhammed (S.A.V), dedesi Abdülmuttalip'ın himayesine girdi. Hz.Muhammed (S.A.V), sekiz yaşında iken Abdülmuttalip'de ölünce, amcası Ebu Talib'in yanına alındı. Amcasının yanında ticaret kafilelerinde birlikte bulundu. Hz. Muhammed (S.A.V) gençliğinde, ticaretle uğraşan amcası ile Suriye'ye gitti. Daha sonra Hz. Hatice bint Huveylit adında zengin bir dul kadının, ticari işlerini yürütmesi için yaptığı teklifi kabul etti. Hz. Muhammed (S.A.V) 595 yılında Hz. Hatice ile evlendiğinde 25, Hz. Hatice ise bu sırada 40 yaşındaydı. Hz. Muhammed (S.A.V) bu evlilikten sonra da bir süre ticaretle uğraştı. .
Hz. Muhammed (S.A.V) dürüstlüğü ve doğruluğu ile
tanınmaktaydı. Bu yüzden henüz gençliğinde herkesin takdir ve saygısını
kazanmış, "Muhammed el-Emin" diye anılmaya başlamıştı. 40 yaşına
yaklaşırken, hayatında dönüşüm belirtileri baş gösterdi. Bu sırada, topluluktan
uzaklaşmak ve vaktinin çoğunu düşünceye dalmak eğilimi kendisine hakim olmaya
başlamıştı. Bu amaçla, Mekke yakınlarında bulunan Hira dağındaki mağaraya
gider, uzun süre orada kalır, vaktini tefekkürle geçirirdi. Kendisini en çok
düşündüren toplumun içinde bulunduğu maddi ve manevi çöküntüydü. Hz. Muhammed
(S.A.V) 40 yaşında iken, Hira dağında kendisine ilk vahiy geldi. Bu vahi, ALLAH
(c.c.) tarafından Cebrail adlı melek aracılığı ile gönderilmişti ve
"İkra" diye başlayan surenin ilk ayetleriydi. Bunun üzerine büyük bir
heyecan içinde titremeye başlayan Hz. Muhammed (S.A.V) evine döndü ve eşi Hz.
Hatice'den kendisini örtmesini istedi. Sükunet bulduktan sonra yaşadığı bu
olayı eşine anlattı ve vahyedilen ayetleri okudu. Hz. Hatice hemen
peygamberliğine inandı ve ilk Müslüman oldu. Daha sonra Hz. Ebu Bekir, Hz. Ali
ve azat ettiği kölesi Zeyd'e peygamberliğini açıkladı. Hepsi inanıp Müslüman
oldular. Hz. Muhammed (S.A.V), güvendiği kimselere, peygamber olduğunu gizliden
gizliye anlatıyordu. Üç yıl süren bu gizlilik içinde hiç vahi gelmedi. Yine
Hira'da iken Hz. Muhammed (S.A.V)'e ikinci vahiy geldi. Hz. Muhammed (S.A.V),
ALLAH (c.c.)'tan gelen emirle, işi gizlilikten çıkararak peygamber olduğunu
açıkça ilan etti ve Mekke halkından peygamberliğine inanmalarını istedi.
Kureyş kabilesinin şefleri Hz. Muhammed (S.A.V)'in bu
davranışlarını önceden ciddiye almadılar. Fakat İslâmiyet, özellikle yoksul
halk ve köleler arasında gittikçe yayılıyor ve güçleniyordu. Bunun üzerine
endişeye düşen Kureyş liderleri, Hz. Muhammed (S.A.V)'e ve ona inananlara baskı
yapmaya başladılar. Ayrıca İslâmiyet, onların putlarına karşı çıktığı için hem
siyasi nüfuslarını kaybetmek, hem de Kabe'deki putlar sayesinde elde ettikleri
maddi çıkardan yoksun kalmak tehlikesi ile karşı karşıya bulunuyorlardı. Hz.
Muhammed (S.A.V) ise kendisine ve arkadaşlarına yapılan tüm baskılara rağmen
İslâmiyet'i yaymaya devam ediyordu. Baskılara ve işkencelere dayanamayan
Müslümanların bir kısmı, Hz. Muhammed (S.A.V)'in izni ile Habeşistan'a göç
etmek zorunda kaldılar. Mekke dönemindeki belli başlı olaylardan biri de
Miraç'tı. Hz. Muhammed (S.A.V) bir gece Mekke'den, Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya
gittiğini, oradan da meleklerin eşliğinde göklere ve ALLAH (c.c.)'ın huzuruna
çıktığını açıkladı. Bu olay Kureyş liderlerinin Hz. Muhammed (S.A.V)'e çok sert
davranmalarına ve yalancılıkla suçlamalarına yol açtı. İslamiyet'in Mekke'de
yayılmasının imkânsız denecek kadar güç olduğunu gören Hz. Muhammed (S.A.V),
İslâmiyet'i daha rahat yayabileceği bir yere gitme kararı aldı. Bu amaçla
Taif'e gittiğinde Taifliler, Kureyşlilerin etkisi ile Hz. Muhammed (S.A.V)'e
hakaret ettiler ve kendisini çocuklarına taşlattılar. Hz. Muhammed (S.A.V);
Medine'den, Hac amacı ile Mekke'ye gelen bazı kabile liderleri ile gizlice
konuşup anlaştıktan sonra Mekke'den Medine'ye Hicret edilmesine karar verdi.
Müslümanların hepsinin Mekke'den çıktığını öğrenen Kureyş liderleri, Hz.
Muhammed (S.A.V)'in de Medine'ye giderek İslâmiyet'in yayılmasını ve
güçlenmesini önlemek için onu öldürmeye karar verdiler. Her boydan bir kişi
seçilecek ve bunlar hep birlikte gidip Hz. Muhammed (S.A.V)'i öldüreceklerdi.
Ancak Hz. Muhammed (S.A.V) daha önce bu olayı öğrenmiş ve Hz. Ebu Bekir ile
birlikte Medine'ye doğru yola çıkmıştı.
Hz. Muhammed (S.A.V) ve Hz. Ebu Bekir, Mekke yakınlarında Sevr
mağarasında üç gün saklandıktan sonra, 20 Eylül 622 günü Medine yakınlarındaki
Kuba mevkiine vardılar. Burada 14 günlük misafirlikten sonra Medine'ye doğru
yola çıkan Hz. Muhammed (S.A.V), Kuba ile Medine arasındaki Benisalim semtinde
ilk Cuma namazını kıldı ve Medinelilerin sevgi gösterileri arasında şehre
girdikten sonra, Hz. Ebu Eyyubi Ensari'ya misafir oldu. Medine'de hem
İslâmiyet'in ilkelerini halka öğretiyor, hem de tüm siyasi, askeri ve idari
işleri orada arkadaşları ile görüşüp kararlaştırıyordu. Artık hem peygamber,
hem de devlet başkanıydı. İslamiyet'e davet ettiği kabilelere elçiler
gönderiyor, İslamiyet'i kabul eden yerlere valiler ve kadılar tayin ediyordu.
Hz. Muhammed (S.A.V), askeri düzenlemeler yaparak İslamiyet'i korumaya
kararlıydı. Mekkeliler ise hicretin ikinci yılında düşmanca tavırlarına devam
ediyorlardı. Mekke ve Medine arasında bulunan Bedir'de yapılan savaşı
Müslümanlar kazandı. Mekkeliler bu savaştan sonra yeni kuvvetlerle Uhut dağı
eteklerinde yeniden İslâm ordusuna saldırdı. Müslümanların lehine devam eden
savaşta artçı kuvvetlerin yerlerinden ayrılarak savaşa katılmaları savaşı
Mekkelilerin lehine çevirdi. Bu savaşta Hz. Muhammed (S.A.V)'in amcası Hz.
Hamza ve birçok Müslüman şehit düştü ve Hz. Muhammed (S.A.V) yaralandı.
Mekkeliler bu zaferden sonra 627 yılında Hayber Yahudilerini de yanlarına
alarak, Medine üzerine yürüdüler. Hz. Muhammed (S.A.V) Mekkelilerin
saldırılarından korunmak için Medine kentinin etrafına hendekler kazarak
savunmaya geçti. 20 gün süren ablukadan bir sonuç alamayan düşmanlar dağılıp
gittiler. Hendek savaşından sonra Müslümanlığın ortadan kaldırılamayacağı
kanısı yaygınlaştı. Pek çok kabile İslâmiyet'i kabul etti.
Mekkelilerle 628 yılında Hubeydiye anlaşması yapıldı. Hz. Muhammed
(S.A.V)'in o yıl hac yapmaktan vazgeçmesini ancak ertesi yıl serbestçe gelip
hac yapabileceğini öngören bu antlaşma ile Mekkeliler ilk defa Hz. Muhammed'in
gücünü kabul ediyorlardı. Ertesi yıl Yahudilerin elinde bulunan Hayber kalesi
ve çevresi alındı. Hz. Muhammed (S.A.V) 630 yılında 10.000 kişilik bir ordu ile
Mekke üzerine yürüdü, direnmenin sonuç vermeyeceğini düşünen Mekkeliler şehri
teslim ettiler. Mekke halkının büyük çoğunluğu İslâmiyet'i kabul etti.
Bizanslılarla da çarpışan Müslümanlar, Hint okyanusundan Suriye sınırlarına,
Kızıldeniz'den Basra Körfezi'ne kadar uzanan geniş bir alana yayılmışlardı. 632
yılında 100.000 kişilik bir kafileyle hacca giden Hz. Muhammed (S.A.V) ünlü
veda hutbesini okudu. Bu hutbe İslâm dinin birçok önemli ilkesinin anlatıldığı
bir konuşma idi. İnsanlar arasındaki eşitlik, kadın haklarına saygı
gösterilmesi, tefeciliğin ve kan davalarının yasaklanması gibi birçok sosyal
konuyu kapsıyordu. Veda haccından sonra Medine'ye dönen Hz. Muhammed (S.A.V)
aniden rahatsızlandı. 8 Haziran 632 tarihinde, eşi Ayşe'nin kucağında vefat
etti. Peygamberimizin soyu Hz. Fatıma aracılığı ile devam etmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder